
Gok Seong (The Wailing) – Kara Büyü (2016) Film Analizi
Kara Büyü (2016) ya da orijinal adıyla Gok-seong (The Wailing), Güney Kore yapımı sıra dışı bir korku filmi. Filmi sıra dışı olarak niteleme nedenim özellikle alışageldiğimiz Hollywood korku filmleri mantığına hayli uzak bir yapım olması. Eğer bugüne kadar Uzakdoğu yapımı herhangi bir korku filmi seyretmediyseniz Kara Büyü’nün özellikle bazı sahnelerinden fazlasıyla etkileneceğini söyleyebilirim. Tam 2 saat 36 dakika süren bu yapım korku-gerilim severleri özellikle final sahnesiyle memnun edebilecek kadar iyi.
Gok Seong (The Wailing) – Kara Büyü (2016) Fragman / Trailer İzle
Kara Büyü Filminin Konusu
Küçük ve fakir bir Güney Kore köyü olan Gokseong’da birden bire artış gösteren ölümlerin kaynağı konusunda farklı görüşler bulunmaktadır. Polisler, adli tıp raporlarının da etkisiyle bölgede bulunan zehirli bir mantar türünün bu ölümlere sebep olduğunu düşünürler. Ancak bölge halkı bu ölümlere civarda bulunan gizemli bir yabancının, bir Japon’un sebep olduğunu düşünmektedirler.
Yazının bundan sonraki kısmı spoiler içermektedir.
Öncelikle Kara Büyü adının hakkını veriyor, diyebiliriz. Özellikle Şaman büyücünün Jong-goo’un kızı Hyo-jin üzerinde yapmaya çalıştığı büyü sahneleri çok etkileyiciydi. Bu ayinler içerisinde fazlasıyla kan barındırdığı için bu sahneleri seyrederken iğrenmek ve hayranlık duyguları arasında gidip geliyorsunuz. Sahnelerin en ince detaylarıyla aktarılması sanki gerçek bir büyü ayini seyrettiğiniz izlenimi verebiliyor.
Filmin Uzakdoğu korku sineması için önemli bir yapım olduğu söylenebilir. İki buçuk saat süren kurgusu bazen sıkıcı olabilse de film seyircileri Güney Kore’nin bu tenha köyünde yaşananların içerisine çekebiliyor. Benim bu filmde en çok hoşuma giden şey hiç şüphesiz karakterler üzerinde bir karar vermekte bizi son ana kadar zorlaması. Kimin hangi tarafta olduğuna ve ne için uğraştığına son ana kadar karar veremiyoruz.
Filmin analizinin sahne sahne ve kronolojik sırayla yapıldığı takdirde daha anlaşılır olacağını düşünüyorum. Bu nedenle zaman zaman kronolojik sıralamanın dışına çıksak da olayları filmdeki sıralamaya uyarak takip edelim. Bu sırada zaten akıllarda oluşabilecek sorulara da yanıt vermiş olacağız.

İlk Ölümler
Filmin açılışı bu ücra köyde yaşayan bir Japon’un balık tutma görüntüsüyle açılıyor. Bu sahnenin özel bir anlamı olduğunu filmin sonlarına doğru anlıyoruz. Hemen ardından kahramanımız Jong-goo’yu görüyoruz. Jong-goo bir polis ve kendisine erken saatlerde bir cinayet işlendiği bilgisi ulaşıyor. Ailesiyle kahvaltı yaptıktan sonra olay yerine ulaşan Jong-goo olay yeri incelemeye katılıyor. Katilin tam bir psikopat olduğu, cinayetleri bir başka yerde işledikten sonra cesetleri oraya taşıdığı anlaşılıyor.
Bu sırada ormanda geyik avlayan bir adamın görüntüleri ekrana geliyor. Bu adam av sırasında bir geyiğin etini çiğ çiğ yiyen gözleri kıpkırmızı yaşlı bir adamla karşılaşıyor. Kaplanı andıran bu yaşlı adam avcıya da saldırıyor. Ona yani avcıya ne olduğunu ilerleyen sahnelerde göreceğiz.

Söylentiler ve Japon Adam
Jong-goo ve polis arkadaşı köyde yaşanan ölümler hakkında konuşurken köy sakinleri arasında dolaşan bir söylentiden bahsederler. Söylentilere göre olaylar köye bir yabancı adamın yani Japon’un gelişinden sonra başlamıştır. Ancak Jong-goo bu söylentilere inanmaz ve ölümlerin mantardan kaynaklandığını düşünür. Bu arada köyde insanlar delirmeye, birbirini öldürmeye hatta polislere bir zombi gibi saldırmaya başlarlar. Bazı köylülerin vücutlarında oluşan kızarıklıklar zamanla onların vücutlarını kaplamakta ve ölümlere sebep olmaktadır. Bu olaylar sırasında Japon adamı kalabalığın arasında olan biteni seyrederken görüyoruz (Bu sahne sonradan göreceğimiz bazı fotoğrafların nasıl çekildiğine de açıklık getiriyor aslında. Şu an detay vermeden geçiyorum.)
Jong-goo’nun bir diğer arkadaşından duyduğu söylentiye göre deliren kadına daha önce Japon adam dokunmuştur. Sonra bu kadın aklını kaybetmiş ve gece yarısı çıplak bir halde dışarıda dolaşmaya başlamıştır. Karakolda gece vakti pencerede görülen kadın da muhtemelen oydu. Daha sonra kadının bedeninde kızarıklıklar oluşmuş ve bunlar kısa sürede tüm vücudunu kaplamıştır. Söylentiler bir kez daha Japon adamın üzerinde yoğunlaşmaktadır.

Ölümler Devam Ediyor
Köyde yaşanan olaylar dur durak bilmez. Sabah vakti 3 kişinin daha öldürüldüğü görülür. Bunlardan birisi ağaçta asılı olarak bulunur. Üç cinayet de bıçakla işlenmiştir. Bu sırada sahneye ilk kez gördüğümüz bir deli kadın girer. İşlenen cinayetleri gördüğünü söyleyen bu genç kadın failin ölen kişiler içerisindeki yaşlı bir kadın olduğunu söyler (Yaşlı kadın diğerlerini öldürdükten sonra kendisini de öldürmüştür). Burada dikkat etmemiz gereken nokta bu deli gibi görünen kadının aslında deli olmaması. Kadın Jong-goo’u uyarmaya çalışıyor. Japon adamı kastederek o bir hayalet, diyor (babaannesinin böyle söylediğini aktarıyor). Eğer onu sık sık görüyorsa kendisini takip ettiğini anlatıyor. Sonradan bu kadının da bir büyücü olduğunu anlayacağız.
Bu arada Jong-goo kulübenin arkasında yine bir geyik cesedi yiyen yaşlı adamı görür. Gözleri kıpkırmızı olan bu adam Jong-goo’a da saldırır. Tam onun üzerine atladığında Jong-goo bir kabustan uyanıyor gibi gözlerini açar. Bu sahnedeki saldırının gerçek olduğunu biliyoruz. Muhtemelen büyücü kadın onu burada ölümden kurtardı. Aksi takdirde Jong-goo’nun bu saldırıdan sağ kurtulma şansı yoktu.

Hyo-Jin Hastalanıyor
Bu sırada filmin en önemli olaylarından birisi gerçekleşiyor. Hyo-jin yani Jong-goo’un hayat dolu, neşe kaynağı kızı hastalanıyor. Sonraki sahnelerde kızının durumu kötüye gittiği için onun vücuduna bakan Jong-goo, Hyo-jin’in bacaklarındaki kızarıklığı görecek. Olaylar ilerledikçe Hyo-jin’in Japon adamla karşılaştığını ve Japon adamın ona dokunduğunu öğreneceğiz.
Japon Adamı Ziyaret Teşebbüsü
Jong-goo, daha önce ormanda geyik yemekte olan kaplan adamı gören avcı ve diğer polisle beraber Japon adamı ormanda yaşadığı yerde ziyaret etmek ister. Jong-goo’nun amacı adamı tanımak ve iddialar hakkında konuşmaktadır. Ancak Japon adamı görmeden önce bastıran ani yağmur onları zorda bırakır. Bu sırada avcının üzerine yıldırım düşer ve adam hastanede feci şekilde can verir.
Bu arada Jong-goo’nun kızı daha da kötüleşir. Babasına sarılarak odasına birisinin girdiğini söyler. Sanki Jong-goo, Japon’a yaklaşmak istedikçe kötü olaylar meydana gelmektedir. Tam bu sırada ilginç bir şey olur. Jong-goo sabah kızının sapasağlam olduğunu hiçbir hastalık taşımadığını görür. Anlaşılan o ki kızını hasta etmeye çalışan birisi ya da birileri varken onu korumaya çalışan birisi ya da birileri de bulunmaktadır. Ben bu sahnede onun filmin sonunda büyücü olduğunu göreceğimiz genç kadın tarafından iyileştirildiğini düşünüyorum. Büyücü, minik kızı Japon adamın etkisinden kurtarmaya çalışıyor.

Japon Adamı İlk Ziyaret
Jong-goo bu kez Japon adamı görmeye, Il-gwang (Jong-goo’nun polis arkadaşı) ve Il-gwang’ın bir papaz yardımcısı olan ve aynı zamanda Japonca bilen yiğeni Yi San’la birlikte gitmeye kadar verir. Japon adamın yaşadığı yere ulaştıklarında onun orada olmadığını görürler ve evi araştırmaya başlarlar.
Bu sırada evde daha önce öldürülen ya da ölen kişilerin fotoğraflarının duvarda asılı olduğunu görürler. Ayrıca her yerde büyü malzemeleri vardır. Bu sırada Yi San’a saldıran ev köpeği hepsine zor anlar yaşatır. Bu saldırıdan Japon adamın eve gelmesiyle kurtulurlar. Arama izinleri olmadığı için mahcup bir şekilde oradan ayrılırlar.
Il-gwang dönüş yolunda Japon adamın suçlu olduğunu, hasta kişiler ölmeden ve delirmeden önce onların fotoğrafını çektiğini ve fotoğrafları da buraya astığını söyler. Büyü yapmak için de insanların eşyalarını çaldığını anlatır. Jong-goo bu teoriye biraz mesafeli yaklaşsa da polis arkadaşı evde onun kızının ayakkabısını bulduğunu söyler ve ona gösterir. Kızıyla konuşan Jong-goo onun Japon adamla konuştuğunu anlar. Ancak burada kızının inanılmaz agresif bir tavır takındığını görüyoruz. Babasına hakaret ederek oradan uzaklaşır. Babasına “Hiçbir şeyden haberin yok!” der. Gece gizlice kızının odasını araştıran Jong-goo onun çizimlerinde et yiyen kaplan adamı görür. Ayrıca kızının bacaklarında daha önceki hastalarda görülen kızarıklıklar bulunmaktadır. Bu muhtemelen Japon adamın dokunmasından yani büyüsünden ötürü oluşan bir hastalıktır.

Şaman Adam
Jong-goo’un annesi, torununun yani Hyo-jin’in artık eskisi gibi olmadığını içerisinde bir şeyler olduğunu söyler. Bunun ne olduğunu anlamak için konuştuğu bir Şaman büyücü ona evde bir hayalet olduğunu ve kızın onun tarafından ele geçirildiğini söylemiştir. Jong-goo, Şaman’la konuşmayı kabul etmez.
Japon Adamı İkinci Ziyaret
Jong-goo bu olaydan sonra Yi San’ı da alarak Japon adamı görmeye gider. Yi San tercümanlık yapmaktadır. Jong-goo, önce Japon adamın evine bir göz atar. Evdeki eşyalar ve fotoğraflar artık yoktur. Jong-goo, Japon adama fotoğrafları ve eşyaları sorar. Japon, eşyaları bilmediğini fotoğraflarıysa mutfakta yaktığını söyler. Jong-goo mutfaktaki külleri kontrol eder. Japon yalan söylemektedir. Jong-goo sinirlenir ve ona kızına yaptıklarını bildiğini, evdeki fotoğrafları gördüğünü ifade eder. Japon’a Gokseong’u terk etmesi için üç gün süre verir. Japon hiç tepki vermeyince Jong-goo iyice sinirlenir ve evi dağıtmaya başlar. Bu sırada zincirinden kurtularak kendisine saldıran köpeği de öldürür.

Hyo-jin İyice Psikopatlaşıyor
Evi dağıldıktan sonra Japon adamı sanki transa geçmiş gibi bir halde görüyoruz. Aynı anda hastanede tek başına sandalyede oturan Hyo-jin’in psikopat bakışlarına şahit oluyoruz. Hyo-jin ve Japon adamın oturma şekli ve ellerinin duruşu neredeyse birbirinin aynısı. Hyo-jin bakışlarıyla hemşireyi korkutuyor. Hyo-jin’in iyice büyünün etkisi altına girdiğini anlıyoruz.
Ölü Keçi ve Geçici Felç
Japon’un evini dağıttıktan sonraki sabah Jong-goo’un evlerinin önünde bir keçinin parçalanıp asıldığını ve Jong-goo’un da kısmi bir felç geçirdiğini görüyoruz. Jong-goo ayağa kalkmakta zorlanıyor. Bence bu sahnede olan şey yine iki büyücünün savaşı. Japon adam Jong-goo’u tamamen felç edecek ve bir süre sonra da öldürecekti. Ancak deli kadın olarak gördüğümüz genç büyücü kapının önünde öldürdüğü keçi sayesinde Japon adamın büyüsünün etkisini kırmayı başardı. Eğer onun bu hamlesi olmasaydı Jong-goo’un işi bitmişti.

Hyo-Jin’in Üzerindeki Büyünün Etkisi Artıyor
Jong-goo’in kısmi felci tedavi edilirken evde kalan Hyo-Jin’in elindeki makasla birisine öldüresiye saldırdığı anlaşıyor (muhtemelen ona evde bakan bir komşu ya da akrabaydı). Evde her yer kan içindedir. Bu olay sonrasında Jong-goo Şaman’la konuşmaya ve onun tedavisini uygulamaya karar verir.
Şaman Büyü Yapmaya Başlıyor
Şaman eve geldiğinde kapının orada asılı duran keçinin olduğu yerde biraz duraksar. Büyüyü hissetmiştir ama büyünün etkisi artık yoktur veya çok azalmıştır. Şaman evi araştırır ve bir küpün içerisinde bulunan ölü kargaya ulaşır. Karga bence onların yani Şaman ve Japon adamın kıza ulaşmasını engellemek isteyen genç büyücü kadın tarafından yapılan koruma büyüsüyle ilgili. Şaman bunu hissediyor ve koruma büyüsünü kaldırıyor (Şaman ve Japon adam konusunu ilerde konuşacağız).
Şaman koruma büyülerini kaldırdıktan sonra kızın üzerinde daha güçlü büyüler yapmaya başlıyor. Dikkat ederseniz kız asla iyileşmiyor her seferinde daha da kötüye gidiyor. Şaman adam kızın ailesinin güvenini kazanıyor. Onlara büyü yapan kişinin Japon adam olduğunu düşündürüyor. Japon adam için “O bir insan değil. O yabancı, bir hayalet diyor.” Böyle söyleme nedeni aslında ters psikoloji. Onun hayalet olduğuna inanmaları aslında Japon’un yapacağı büyülerin etkisini artırıyor.

Büyük Ayin
Şaman, ailenin güvenini kazandıktan sonra kızı bu hayaletin etkisinden kurtarmak için büyük bir bedenden ruh çıkarma ayini yapacağını, bu ayine ne olursa olsun müdahale edilmemesi gerektiğini söylüyor. Ben bu ayinin aslında tam tersi bir işlevi olduğunu kız üzerindeki büyünün etkisini artıracağını, ya kızı tamamen delirtmek ya da hiç çıkmamak üzere kontrollerine almak için yapılacağını düşünüyorum. Zaten ayin sırasında gördüklerimiz bu söylediklerimi destekleyecek.
Şaman bu sırada Jong-goo’a Japon hakkında bazı bilgiler veriyor. Ben bunların doğru olduğunu düşünüyorum. Çünkü Şaman onu çok iyi tanıyor. Tabi bu konuşmasında ondan bir düşman gibi bahsettiğini kaçırmayalım…
“O bir zamanlar insandı; artık değil. Uzun zaman önce öldü.”
“Canlıların içinde nefes alıp vermeye devam ettikçe köy cesetle dolup taşacak.”
Şaman, Japon’un amacını şu cümlelerle anlatıyor.
“O öldürmeye devam ettikçe, azgın bir hayalete dönüşecek. İstediği yerde özgürce dolaşacak. Bu çok kötüdür çok.”
Jong-goo, Şaman’a “Neden benim kızım?” diye soruyor. “Neden benim kızımın bedenini ele geçirdi ya da ele geçirmek istiyor?”
Şaman burada filmin başındaki sahneye atıf yapıyor.
“Balığa gittiğinde oltana ne takılacak bilir misin? Hayır! İşte bu hayalet de balık tutuyor. Yemi attı ve yemi kızın yuttu.”
Evde Şaman’ın yapacağı büyük ayinin hazırlıkları yapılırken Japon adam da kendi mekanında hazırlıklarını tamamlamak üzeredir. Köyden aldığı tavuklar, yaktığı mumlar, aldığı duş ve giydiği giysiler hep bir hazırlık. Final sahnesini görmeden burada ne yaşandığına emin olamıyoruz aslında. Benim daha sonra bahsedeceğim detayları görünce Şaman’ın ve Japon’un birlikte çalıştığını ve amaçlarının kızın bedenini tamamen ele geçirmek olduğunu anlayacağız.
Ancak Jong-goo, kızının çok kötüleşmesi ve acılarının dayanılmaz hale gelmesi sonucu ayini yarıda kestiriyor. Bahçedeki herkesi Şaman da dahil olmak üzere evden kovuyor. Eğer o bunu yapmasaydı kızını tamamen kaybedecekti.

Japon Adam’ı Öldürme Denemesi
Jong-goo, tüm bu olaylar sonrasında polis kimliğini ve mantığını geri plana atarak yanına aldığı 4-5 kişiyle beraber Japon’un evini yakıp yıkmaya ve belki de Japon’u da öldürmeye gidiyor… Japon evde olmadığı için önce evi dağıtıyorlar. Bu sırada Japon adamın ölü halde bulduğu ve kontrolüne aldığı adam adeta bir zombi gibi bunlara saldırıyor. Adam hiçbir şekilde ölmüyor. Ne kafasına yediği tırpan darbeleri, ne sopalar, ne de taş darbeleri… Hiçbir şey bu zombiyi durduramıyor.
Ancak zombiye birden bir şeyler oluyor ve her tarafı kırılmışçasına bağırarak yere düşünüyor. Burada büyünün etkisini kaybettiğini düşünebiliriz ama bence zombinin yere düşme nedeni bu değil. Bunun nedeni koruyucu büyücü kadının zombiye giydirdiği büyülü kaban (muhtemelen araçta öldükten sonra). Filmin sonunda büyücü kadınla konuşan Jong-goo bu sahneyi hatırladığında kabanı hatırlayarak “O sendin…” demişti. Büyücü kadın adım adım Japon’u takip ediyor ve onun her hamlesini boşa çıkarıyor.

Japon Adamın Ölümü
Japon adam, kayaların altında kendisini öldürmek isteyen adamlardan saklanırken ormanda gizlice ona bakan büyücü kadını görüyor. Burada yaşanan kovalamaca sahnesi sırasında muhtemelen Japon adamın bir tür numara yaparak kendisini otobana attığını söyleyebiliriz. Büyücü kadın onun bedensel olarak ölmeyeceğini iyi biliyor. Onu aşağıya atan o kadın olamaz. Araçla çarptıkları adamın Japon olduğunu gören Jong-goo ve arkadaşları cesedi ormana geri fırlatıyorlar. Büyücü kadın tüm bunları yukarıdan seyrediyor.

Bu sırada ekrana gelen Şaman’ın “Şu aptal adam yemi yuttu…” sözleri Jong-goo’u hedef alıyor. Jong-goo Japon adamın öldüğünü düşünüyor ve böylece gardı yere düşecek. Bu duyduklarımız bize Japon’un kendisini ölmüş gibi göstermesinin ve aracın önüne düşmesinin bir numara olduğunu gösteriyor.
Hyo-Jin İyileşti mi?
Tabi ki hayır. Hyo-Jin iyileşmiş gibi görülse de Japon adamın ve Şaman’ın planı Jong-goo’nun kızının iyileştiğini düşünmesini sağlamaktı.
Il-gwang’in Tuzağa Düşüşü
Il-gwang yani Jong-goo’un polis arkadaşı onu büyüyle koruyan kimse olmayınca kolayca tuzağa düşünüyor. Japon adam muhtemelen onu etkisi altına alıyor ve cinayet işletiyor. Il-gwang’in papaz yardımcısı ve yiğeni Yi-San bu durumu görünce adeta deliriyor ve Japon adamı öldürmeye gidiyor. Ancak bu onun gittiği son yolculuk olacak.
Düğümler Çözülüyor
Artık filmin çözüm bölümüne yaklaştık. Burada akılları karıştıran sahneler yer alsa da doğru bir yorumlamayla her bir sahnenin ne anlama geldiği anlaşılabilir. Jong-goo’un evine gelen Şaman büyücü kadın tarafından koruma büyüsüyle durduruluyor. Kadının büyüleri o kadar güçlü ki Şaman kan kusuyor ve kaçmak zorunda kalıyor. Kadının çocuğa zarar vermeye değil onun korumaya çalıştığı anlaşılıyor. Aksi takdirde bu kadar güçlü büyülere sahip bu kadın çok rahatlıkla çocuğa ulaşabilir ve istediğini yapabilirdi.
Şaman kaçtıktan sonra büyücü kadın onu rahat bırakmıyor. Onun evine kargalar gönderiyor ve büyülerine devam ediyor. Amacı onu şehirden kaçırmak ya da en azından minik kızın yanına yaklaştırmamak. Sadece minik kızı değil tüm köyü korumak istiyor. Adam korku içerisinde köyden uzaklaşarak Seul’e gitmek istiyor. Ancak bu sırada arabasında bir ölüm tehlikesi geçiriyor. Dikkat ederseniz araçtan indiği anda büyünün etkisi geçiyor. Bu büyüyü Şaman’a yapan Japon’du. Japon bu büyüyü muhtemelen onun kendisini bırakıp kaçmasını engellemek için yaptı. Adam kaçmayı denediği anda büyü aktif hale geldi. Şaman zaten bunu anlıyor ve mecburen direksiyonu tekrar Gokseong’a çeviriyor. Şaman bu sırada Jong-goo’u arıyor: “Hemen kızının yanına git.”

Şaman, bu konuşmada kritik bir hamle yapıyor. Büyücü kadının etkisini kırmak ve Jong-goo’u etkilemesini önlemek için “Her şeyi yapan o kadındı, Japon adam bizi ve köyü korumaya çalışıyordu. O kadının sözlerine asla güvenme” yalanını atıyor (Bu sözlerinin yalan olduğunu son sahnede Japon iblise dönüştüğünde anlıyoruz). Onun amacı Jong-goo’un eve gitmesini sağlamak. Eğer o eve girerse büyücü kadının evin etrafına yaptığı büyü etkisini kaybedecek. Bununla ne söylemek istediğim az sonra daha iyi anlaşılacak.
“Hemen Eve Dön”, “Sakın Eve Gitme”
Jong-goo eve girdiğinde önce kızını göremiyor. Onun evde olmasına rağmen kızını görememesi büyücü kadının büyüsü sayesinde. Eğer Jong-goo kızı o an evden çıkarsaydı kız korumasız kalacaktı ve Japon’un etkisine girecekti.
Büyücü kadın, Japon’un ölmediğini ve ölümsüz olduğunu doğruluyor. Eğer eve giderse ailesinin öleceğini söylüyor. Bu sözlerinin mantığı onun eve koruma büyüsü yapmasında gizli. Dikkat ederseniz Jong-goo (üçüncü horoz ötmeden önce) girdiği zaman kapının üzerinde görülen koruma büyüsü bozuluyor. Büyücü kadın bunu bildiği için ona eve gitmemesini söylüyor. Jong-goo, eve girdikten sonra zaten büyücülerin kızı ulaşması için bir engel kalmıyor. Bu arada buradaki üç horoz ötüşü Matta İncilinde geçen Hz. İsa’nın şu sözlerine bir atıf: “Bu gece horoz ötmeden beni üç kez inkâr edeceksin.” Bu sözler kendisine ihanet edecek havariye söylenmişti.
Şaman’ın Gizemi Çözülüyor
Son sahnede eve rahatça giren Şaman evde neler olduğunu çok iyi bildiği için kıza bakmıyor bile. Doğrudan Jong-goo’un yanına gidiyor ve onun fotoğrafını çekiyor. Aracına binerken daha önceden Japon adamın evinde gördüğümüz fotoğrafların onun arabasının arkasında olduğunu görüyoruz. Eğer bu sahne olmasaydı Şaman’ın gizemini tam olarak çözemezdik. Dikkat ederseniz Japon’un evinde iki oda vardı. Bir odada fotoğraflar diğer odada mumlar ve diğer büyü malzemeleri bulunuyordu. Fotoğraflı odayı kullanan bu Şaman’dı. Japon diğer odayı kullanıyordu. Japon’un fotoğraflı odaya (köpeğin ilk saldırdığı sahnede) nasıl dikkatle baktığını görebilirsiniz. Belki o bu odayı ilk kez görüyordu. Sonuç olarak Şaman ve Japon Adam birlikte çalışan bir ekipti. Japon adam İblis; Şaman’sa iblisin yardımcısı. İblis köydeki insanları öldürerek daha serbest hareket etmeyi amaçlıyor. Önüne çıkan kendisine engel olan herkesi de ayrıca öldürüyor; Jong-goo bunlardan birisiydi. Eğer büyücü kadın olmasaydı İblis Jong-goo’un işini çok daha önce bitirecekti. Büyücü kadının köyü koruyan bir koruyucu olduğu açık. Sadece Jong-goo ve ailesini korumuyor; tüm köy için mücadele veriyor.
Sonunda ne mi oldu? Tabi ki İblis durdurulamadı. Köy halkını öldürmeye devam edecek. Şaman görevini yaptığı için köyü terk edebilecek ama başka bir görev olursa yine İblis’e yine yardım etmek zorunda.
Kara Büyü (2016) Filmi Tek Parça Full HD Nasıl İzlenir?
The Wailing (Gok Seong) Filmi türkçe dublaj ve türkçe alt yazılı seçenekleri ile Youtube platformunda yayınlanmıştır. Youtube web sitesi veya mobil uygulaması üzerinden üye bilgileriniz ile giriş yaparak kesintisiz olarak seyredebilirsiniz.
Eş zamanlı yapılan ayinleri yani şamanın yaptığı ayinin Japon’a acı çektirmesini, gücünü tüketmesi meselesini anlatmamışsınız. O sahne Japon ve şamanın birlikte çalıştığı tezini çürütüyor malesef.