
Tehlikeli Oyun (2019) – Netflix Dizisi Analizi
Bu yazında Netflix’in Tehlikeli Oyun dizisi üzerinden kısa bir anarşizm kavramı okuması yapalım. Tehlikeli Oyun kesinlikle üst kalite bir yapım ve bu diziden alacağınız zevkin tamamen sizin zihinsel altyapınıza bağlı olduğunu söyleyebilirim. Dizide aslında kökenleri 19. yüzyıla dayanan Anarşizm akımı üzerinde duruluyor. Bu akımın temel felsefeleri ve insanlar üzerinde nasıl etki yapabildiği anlatılıyor. Ancak eğer diziyi doğru okursanız sonuçta onun Anarşizm propagandası yapmadığını tam aksine onun çıkmazlarını gösterdiğini ve Anarşizmin temel felsefelerine sağlam eleştiriler getirdiğini görebilirsiniz.
Tehlikeli Oyun (2019) – Wir sind die Welle Fragman / Trailer İzle
Bu arada şunu da ifade edeyim: Dizinin hiçbir yerinde bir kelimeyle bile Anarşizm ifadesi geçmiyor. Ben dizinin konusunu değil neyi anlattığını ifade ettim şu ana kadar. Hatta diziyi belli bir bilinçle seyretmezseniz dizinin Anarşizm’i değil kapitalist sistemi eleştirdiğini bile düşünebilirsiniz… Bu doğru dizide Kapitalist sisteme yönelen ağır eleştiriler var ama bu dizinin herkesin gördüğü yüzü… Ben size dizinin görülen yüzünü değil ardını aktarmaya çalışacağım bu videoda. Bu arada ben kapitalist sistemle alakalı bu çok yerinde tespitleri, bir gün eğer Kapitalist sistem yıkılacak ve yerini bir başka sisteme bırakacaksa bunun artçıları olarak görüyorum. Gerçekten de dünya Birleşmiş Milletler’de konuşan 16 yaşındaki aktivistin söylediği gibi ikiyüzlü politikacılardan, silah tüccarlarından ve dengesiz ekonomik dağılımdan bıktı. Ancak bu ortamı doğuran ve meydana çıkaran sistem kapitalizm. İşte Tehlikeli Oyun gibi diziler bence alttan gelen çok derin bir dalganın habercisi…
Tehlikeli Oyun Dizisinin Konusu
Öncelikle dizinin özellikle ilk bölümlerinin çok sağlam olduğunu söyleyebilirim. Yapım ilk bölümlerdeki kalitesini son bölüme kadar koruyamıyor ama dizinin çizgisi sıradanlığa hiç kaçmıyor ve hep üst kalite. Az sonra bahsedeceğim gibi dizinin vermek istediği mesajlar var ve bunları bence kusursuz bir şekilde verebiliyor. Dizideki olaylar genel olarak lise son sınıf öğrencilerinin etrafında dönüyor. Bu öğrenciler gelecek nesilleri yönetecek beyinler… İşte bu yüzden dizi mesajlarını onların düşünce dünyaları üzerinden veriyor.
Farklı sosyoekonomik ailelere sahip öğrencilerin buluşma mekanıdır okul ortamları. Bu nedenle okulları kontrollü bir sosyal ortam olarak da düşünebiliriz. Dizinin hemen başında rutinlerin insanları nasıl boğduğunu muhteşem bir açılışla veriyor Tehlikeli Oyun rutinlerin, kuralların ve kalıpların çepeçevre sardığı bu ortama birden bire öz güveni yüksek ama ukala olmayan, sıra dışı bir değişken ekleniyor. Okula yeni gelen bu öğrenci özellikle idealist öğrencilerin aklını başından alabilecek kadar farklı düşüncelere sahiptir.
Yazının bundan sonraki kısmı spoiler içeriyor.
Tristan, nasıl bu kadar etkili olabiliyor?
Dikkat ederseniz bazı öğrenciler ona gülüyor; belki de kıyafetlerinden dolayı onu küçümsüyorlar. Ancak o özellikle Lea’yı çok etkiliyor. Lea çok zengin bir aileye sahip. Diğer taraftan o çok zeki birisi. Ancak ailesi, okul, sosyal medya yani yaşadığı ortam onu çepeçevre sardığı için bunalmış bir halde. Onun en başta sıraya uzandığını görebilirsiniz. Öğretmenin sınıfa girmesini bile umursamıyor. Ancak Tristan’a bakarken adeta gözlerinin için parlıyor.
Tristan’ın çocuk hapishanesinden günlük izin alarak okula geldiğini tabi ki hiç kimse bilmiyor. Diğer taraftan onun bir büyükelçi çocuğu olduğunu da… Tristan yaşının çocuğu değil. O bir kere ailesinin işinden ötürü pek çok ülke görmüş. Muhtemelen çocukluğundan beri üst ekonomik sınıf insanlarla muhatap olmuş. Gerektiği zaman bir silahın üzerine yürüyebilecek kadar cesur. Asla arkasına bakmıyor; yani peşimden kim geliyor diye endişe etmiyor. Nazi kırıntısı ve ırkçı olduklarını göreceğimiz bu çocuklar onları dövmek için geldiklerinde diğerleri bir tereddüt geçiyor. Korkuyorlar… Ancak o bir an bile duraksamadan onların üzerine yürüyor. Dikkat ederseniz arkasına bile bakmıyor. Tam bir lider gibi davranıyor. Onun bu davranışları asla göstermelik değil. Evine gelen, silah taşıyan ve polisten çok bir serseri gibi davranan komiserle konuşurken onun ne kadar cesur olduğunu görüyoruz. Komiserin gözlerinin içine baka baka konuşuyor ve yalnız olmalarına rağmen en küçük bir korku emaresi göstermiyor. Neyi nasıl ve ne kadar konuşabileceğini çok iyi biliyor.
O diğer taraftan asla liderlik taslamıyor. Zaten Anarşistler’de kendilerini yöneten otoritelere bir başkaldırı eğilimi bulunur. Paradigma Felsefe Sözlüğüne göre Anarşizm’de insanların eşit bir şekilde özgürce bir toplulukta yaşamaları için tüm otoritelerin ortadan kaldırılması gerektiğine inanılır. Bu nedenle Tristan ve arkadaşlarının oluşturduğu Dalga adlı grupta lider yok. Tristan asla bir lider gibi davranmıyor, gruptaki diğer üyelerin görüşlerine saygı duyuyor ve tüm kararları ortak akılla alıyorlar.
Ancak Tristan’ın grup üyelerinden bile sakladığı gizli bir ajandası bulunuyor. Grubun kalabalık olması onun asla istemediği bir şey. Gruptaki ilk ayrışma zaten burada yaşanıyor. Çok zeki birisi olan Lea grubu büyütmek istiyor. Tristan buna karşı geldiği zaman oylama yapıyorlar ve grubun en etkili elemanını grup dışında bırakıyorlar. İşte bu onların otoriteye başkaldırma felsefesinden kaynaklanıyor. Aileleri, öğretmenleri ve genel anlamda toplum ve kurallar sürekli onlara ne yapmaları gerektiği ya da ne yapmamaları gerektiğini empoze ediyorlar. Bu nedenle özgürlüğü bu kadarcık bile olsa tadan Dalga üyeleri emir ve otorite Tristan’dan bile gelse onu reddediyorlar.
Kuralsız Bir Toplumsal Yaşam Olabilir mi?
Anarşizm tarihine göz atarsanız Anarşistler’in kendi içlerinde bile farklı görüşlere sahip olduklarını görebilirsiniz. Ancak genel bir ifadeyle söylemek gerekirse Anarşizm, iyi ve özgür bir yaşamın sadece zora başvurmadan düzenlenen bir toplumda gerçekleşeceğini savunur; hiçbir otoriteye inanmaz ve hiçbir otoriteyi kabul etmez. Ama dizi Anarşizm’e ilk eleştirisini hatta çok sağlam bir eleştirisi tam bu noktadan yapıyor.
Lea, grubu yönlendirmeye çalıştığı için, yanlış yapıyorsunuz diye grubu uyardığı için ve bu tartışma sırasında en tecrübeliniz benim dediği için Tristan’ı gruptan dışlıyor.
Ama sonrasında olaylar öyle bir gelişiyor ki Lea Tristan’la birebir aynı duruma düşüyor. Grup onu dinlemiyor ve ona kendisinin daha önce Tristan’a yaptığı eleştirinin aynısını ona yapıyorlar. Bize liderlik mi taslıyorsun? Biz istediğimizi yaparız…
Daha önce Tristan grubun kontrolsüz büyümesinin yanlış olduğunu söylemişti. Çevrene bak, burada idealist kişiler yok, sadece eğlenmek için parti için toplanan yığınlar var demişti Lea’ya.. Ancak Lea her ne kadar idealist de olsa, zeki de olsa Tristan’ın gördüklerini göremiyordu. O Tristan’ın tecrübesini ve yaşanmışlıklarını değil kendi ham düşüncelerini dinlemişti. Grup niteliksiz kişilerin katılımıyla büyüdükçe kalite düşmeye, Dalga’nın vizyonu silinmeye başladı.
Ancak Lea’nın zekası bir süre sonra kendini gösteriverdi. Dikkat ederseniz o kesimhane baskınına giderken yapılan bu plansız – programsız gidişin doğru olmadığı hemen fark etti. Grup kontrolsüzdü ve etrafa zarar veriyordu. Bu Lea’nın istediği şey değildi. Ama hiç kimseye söz dinletemiyordu. Yapılanların doğru olmadığı, istemedikleri sonuçlar doğuracağını Tristan’dan sonra anlayan tek kişi Lea oldu. Diğer grup üyeleri gözlerini bir türlü açamadı… (Tabi burada özellikle Zazie’nin kıskanç tavırlarının ve bir gruba ait olmanın ona verdiği kimliğin onu düşürdüğü yanlış düşüncelerden de bahsetmek gerekirdi ama ne yazık ki yazı çok uzar. Her şeye değinemiyorum…)
Olaylara Bir de Buradan Bakın
Eğer diziyi dikkatle seyrederseniz bu çağrının dizi tarafından Anarşistlere yapıldığını anlayabilirsiniz. Siz özgürlükten yanasınız, otoriteyi reddediyor ve kimsenin özgürlüğünüzü kısıtlamasını istemiyorsunuz. Peki, bunlar güzel ancak madalyonun bir de diğer tarafı var.
Evet, dizi tüm bu söylediklerimi ilerleyen bölümlerde çok ince dokunuşlarla işliyor. Grup zenginliğin göstergesi olan araçlara yapacakları bir eylemi gerçekleştirirken beklenmeyen bir olay meydana geliyor. Bir galeri açılışında yapılan bu eylemde ortalık karışıyor ve Lea birisine tokat atıyor. Bu kişi onların eski bir grup üyesi çıkıyor: Paula…
Bu grup eski üyesi Rahim’e sağlam bir tokat attıktan sonra bu bayinin dayısına ait olduğunu, bu işe yıllarını verdiğini, çok emek döktüğünü anlatıyor. Sonrasında da ekliyor: “Bu işi mahvetmeye ne hakkınız vardı?”
İşte bu sözler onlarda gerçek tokattan daha büyük bir etki yapıyor. Çünkü buna verebilecekleri bir cevapları yok. Tamamen haksızlar. Kendi özgürlükleri başkalarına zarar verme hakkını nasıl verebilir onlara? Evet, eski grup üyesi onları gerçekten sarsıyor.
Son Sözler
Dizi hakkında söylenebilecek çok fazla şey var. Seyrettikçe ne kadar ince dokunuşlara sahip bir dizi olduğunu göreceksiniz. Lea’nın eski hayatına dönme eğilimi gösterdiği an içeriye bir polisin girmesi ve onu yapmadığı bir eylemden ötürü suçlaması, dizinin ırkçılığa ve Nazi’lere yaptığı göndermeler, kötü planlanan bir eylem sonrası kurtarmak istedikleri bir buzağının vurularak öldürülmesi, Tristan’ın gizli ajandasını gerçekleştirebilmek için diğer grup üyelerini manipüle etmesi, gençler arasındaki ilişkiler, sisteme çok sağlam, içten ve eleştirel bir bakış, sonra da bu eleştirel bakışa karşı bir eleştiri, zaferler, yıkımlar, çaresizlikler ve ne olursa olsun Anarşi’ye girmeden düşüncelerin barışçıl yöntemlerle ifade edilmesi gerektiği… Evet, tüm bunlar ve çok daha fazlası dizide harika bir kurguyla aktarılmış… Senaryoya yönelik minik eleştirilerim de var ama diziyi o kadar beğendim ki bunlardan bahsetmek bile istemiyorum.
Bazı Filmlere Yapılan Göndermeler
Bu arada dizide bazı filmlere dolaylı göndermeler de bulunuyor. Örneğin Tristan’ın Lea’yı ikna etmek için söylediği “Aynı şeyleri yapmaktan sıkılmadın mı?” ya da buna benzer bir söz söylemesi Matrix’te Trinity’nin Neo’yu ikna etmek için kullandığı söyleme çok yakın (The Matrix’te köprü altında arabanın içinde yapılan konuşma…).
Lea’nın özgürlüğün tadına vardığı anı simgeleyen ve kollarını açarak çığlık attığı sahne V For Vendetta’da Natalie Portma’nın çığlığı ile birebir aynı… İkisi de özgür olduklarını hissettikleri an çığlık atıyorlar.
Diğer taraftan bence Tristan, öz güveni, cesareti ve bir akım başlatması gibi yönlerden Fight Clup’taki Tayler’a çok benziyor.
İkinci sezon gelir mi?
Zazie’nin patlamayan bombayı evine götürmesi, Tristan’ın Lea için yaptığı eylemi videoya alıp tüm üyelere tam bir aptal gibi göndermesi, meslekten atılan Nazi kırıntısı eski polisin varlığı, diğer taraftan ırkçı grupların hazırlıkları… Tüm bunlar bize dizinin ikinci sezonunun da hazır olduğunu gösteriyor. Kalitenin düşeceğini hiç sanmıyorum; çünkü belli ki senaristler “ Dizi tuttu, haydi bir sezon daha çekelim…” havasında değiller. Dizi muhtemelen en azından iki sezon belki daha fazla planlanmış…
İkinci sezonu merakla bekliyoruz.
Tehlikeli Oyun (2019) Dizisi Tek Parça Full HD Nasıl İzlenir?
Wir sind die Welle Dizisi türkçe dublaj ve türkçe alt yazılı seçenekleri ile Netflix platformunda yayınlanmıştır. Netflix web sitesi veya mobil uygulaması üzerinden üye bilgileriniz ile giriş yaparak kesintisiz olarak seyredebilirsiniz.
Kesinlikle izlenmesi gereken bir dizi